Radyoterapi, radyoaktif ışınlarla tedavi demektir. Kanser olgularında ameliyat ve kemoterapi gibi bir tedavi yöntemidir ve tek başına yapılabileceği gibi, ameliyat öncesi, sonrası ya da kemoterapi beraberliğinde uygulanabilir.

Yaklaşık 100 yıl önce radyoaktif ışınların keşfinden bu yana radyasyon, tıpta teşhis (radyoloji) ve tedavi (radyoterapi) amacıyla, giderek yaygınlaşarak kullanılmaktadır. Radyoterapide daha güçlü ışınlar kullanılmasına rağmen hasta tedavi sırasında, röntgen çekiminde olduğu gibi, işlemi hissetmez. Radyasyonun tehlikeleri hakkındaki yaygın endişelere karşın, tıp bugün radyasyonun kullanılmasında yeterince bilinçli ve deneyimlidir. Radyasyon tedavisi, gereği gibi kullanıldığında riski çok az, yararları ise çok daha fazla olan bir tedavi modelidir.

Radyoaktif ışınlar, tedavi edilen bölgedeki kanser hücrelerini yok ederek etkilerini gösterirler. Bu arada tedavi alanı içindeki normal hücreler de bu ışınlardan kötü etkilenseler de, onların kendilerini onarma yetenekleri vardır. Dolayısıyla radyasyona bağlı normal doku hasarı çoğu kez geçicidir. Muhtemel yan etkilerden olabildiğince kaçınmak amacıyla radyoterapide verilmesi planlanan toplam doz, seanslara bölünerek verilir.Genellikle haftanın beş günü, günde bir seans şeklinde uygulanır ve hafta sonu hastanın dinlenmesi öngörülür. Böylece normal hücrelerin iyileşmesine de fırsat tanınmış olur.

Radyasyon tedavisi, Co-60 ya da Lineer Akseleratör gibi cihazlar aracılığıyla vücudun dışından (harici radyoterapi) veya vücut boşlukları ya da doku içine radyoaktif maddelerin yerleştirilmesi yoluyla içerden (dahili radyoterapi) gerçekleştirilir. Tedavilerin şekli hastanın yaşı, genel sağlık durumu, teşhis edilen kanserin türü, evresi, yerleşim yeri gibi birçok önemli faktöre bağlıdır. Bu tedavi kararları, birçok farklı tıp branşından uzman hekimlerin hastayı en başından beri birlikte görüp değerlendirmeleri sonucu alınır ve her hasta ayrı değerlendirilir. Bu nedenle aynı tip kanser hastası bile olsalar, her hastanın tedavisi kendi şartlarında planlanır.

Harici radyoterapi hastayı radyoaktif yapmaz. Tedavi süresince ve sonrasında  hastanın diğer insanlarla (çocuklar dahil) aynı ortamda birlikte olmasında hiçbir sakınca yoktur. Evde kullandığınız hiçbir eşyayıı ayırmanıza kesinlikle gerek yoktur. Radyasyon, asla bulaşıcı bir özellik taşımaz.

RADYOTERAPİ VE ÇOCUKLAR

Radyoterapi çocuk hastalar ve aileleri için korkutucu olabilir. Ama yapılacak işlemlerin ne olduğu anlatılıp, uygulamalı olarak da görüldüğünde bu korkular çok hafifleyecektir. Ayrıca radyoterapi kliniklerindeki tüm personel çocuklarla sıcak ilişkiye çok açıktır ve bu konuda her zaman yardımcı ve destek durumundadırlar.

Genellikle 3 yaş ve altı çocuklar için planlama ve tedaviler öncesi hafif bir anestezi işlemi gerekecektir. Çocuk hasta randevuları, yetişkin randevularından ayrı ve öncelikli verilir. Anestezi, radyoterapi kliniğinde ilgili anestezi uzmanı tarafından verilir. Çocuk uyuyana kadar ailesinin yanında kalmasına izin verilir. Çocuk, tedavi kapalı devre TV.den anestezistin yakın kontrolü altında kalır. Hasta yakınları tedavi odasına giremese bile, işlemi TV ekranından izleyebilir. Tedavi sonrası çocuğun uyandırılması işlemi de anestezi uzmanı tarafından yapılacaktır. Çocuğun uyanma süreci ortalama 20 dakika kadardır ve bu süre içinde hemşireler çocukla ilgilenecektir. Uyandırma işlemi sonunda çocuk evine ya da hastanede kalıyorsa servise götürülecektir.

Daha büyük çocukların radyoterapi cihazlarının boyutlarından ve çıkardığı seslerden korkmaları doğaldır ve buna alışmaları süre alabilir. Bu süreç, personelin yakın ilgisi ile olabildiğince kısalacaktır.

Çocuk tedavileri yetişkinlere oranla çok daha düşük dozlarla yapılır. Ama olası yan etkileri ortaya çıkarabilmenin yetişkinlere oranla çok daha zor olduğu açıktır. Bu konuda ilgili personelin azami dikkatinin yanı sıra, ailenin katkıları da çok önemlidir.